Course overview
Nebensätze mit dass und weil Alıştırmalar

Şimdi örnek cümlelerle konuyu pekiştiriyoruz. Ve tabii ki okurken yeni kelimeler öğreniyoruz.


DASS Örnekleri;


  • Ich denke, dass es heute regnet.
  • Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

  • Er sagt, dass er zum Arzt gehen muss.
  • Doktora gitmesi gerektiğini söylüyor.

  • Es freut mich, dass du kommst.
  • Geliyor olman beni sevindiriyor.

  • Sie hat mir versprochen, dass sie mir beim Umzug hilft.
  • Taşınırken bana yardım edeceğine söz verdi.

  • Ich weiß, dass du es schaffen kannst.
  • Başarabileceğini biliyorum.

  • Er hat vergessen, dass heute sein Geburtstag ist.
  • Bugünün doğum günü olduğunu unuttu.

  • Es tut mir leid, dass ich deine Nachricht nicht früher gesehen habe.
  • Mesajını daha önce göremediğim için üzgünüm.

  • Mein Lehrer hat gesagt, dass wir nächste Woche eine Prüfung haben.
  • Öğretmenim, gelecek hafta bir sınavımız olduğunu söyledi.

  • Ich hoffe, dass du bald gesund bist.
  • Yakında iyileşeceğini umuyorum.

  • Es ist wichtig, dass du pünktlich kommst.
  • Zamanında gelmen önemli.

  • Sie hat mir erklärt, dass sie kein Geld dabei hat.
  • Yanında parasının olmadığını bana açıkladı.

  • Mein Freund hat mir erzählt, dass er nächste Woche verreist.
  • Arkadaşım, gelecek hafta seyahat edeceğini bana anlattı.

  • Es ist schön, dass wir uns wiedersehen.
  • Tekrar görüşebilmemiz için güzel.

  • Er hat mir versprochen, dass er mich anruft, sobald er Zeit hat.
  • Vakti olduğunda beni arayacağına söz verdi.

  • Es tut mir leid, dass ich gestern nicht kommen konnte.(Können, Präteritum)
  • Dün gelememiş olmamdan dolayı üzgünüm.

  • Mein Bruder hat gesagt, dass er mir beim Hausaufgaben machen hilft.
  • Kardeşim, ödev yaparken bana yardım edeceğini söyledi.

  • Es freut mich, dass du mir zuhörst. (zuhören = Dativ)
  • Beni dinlediğin için memnunum. (Türkçede Akkusativ 😊)

  • Sie hat vergessen, dass sie heute ein wichtiger Termin hat.
  • Bugün önemli bir randevusu olduğunu unuttu.

  • Mein Lehrer hat erklärt, dass wir die Hausaufgaben bis morgen fertig haben müssen.
  • Öğretmenim, ödevlerimizi yarına kadar bitirmemiz gerektiğini açıkladı.

  • Mein Freund hat mir gesagt, dass er mich heute besucht.
  • Erkek arkadaşım, beni bugün ziyaret edeceğini söyledi.

  • Es ist wichtig, dass du genug Wasser trinkst.
  • Yeterince su içmen önemlidir.  (Bu örnekte; yeterince su içmek önemlidir şeklinde genel bir ifade kullanmak isteseydik.
  • Es ist wichtig, dass man genug Wasser trinkt. Diyecektik. Man ifadesini hatırlamış olalım.

  • Mein Bruder hat mir versprochen, dass er mein Fahrrad repariert.
  • Kardeşim, bisikletimi tamir edeceğine söz verdi.

  • Ich hoffe, dass du den Weg nach Hause findest.
  • Eve giden yolu bulacağını umuyorum.

  • Sie hat mir gesagt, dass sie gerne tanzen lernt.
  • Dans etmeyi öğrenmek istediğini bana söyledi.

  • Es tut mir leid, dass ich dich gestört habe.
  • Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.

  • Mein Lehrer hat erklärt, dass die Prüfung nächste Woche stattfindet.
  • Öğretmenim, sınavın gelecek hafta olacağını(gerçekleşeceğini) açıkladı.

  • Mein Vater hat mir versprochen, dass er mich morgen zum Fußballspiel begleitet.
  • Babam, yarın beni futbol maçına götüreceğine(bana eşlik edeceğine) söz verdi.

  • Sie hat mir gesagt, dass sie gerne Musik hört.
  • Müzik dinlemeyi sevdiğini bana söyledi.

  • Ich denke, dass du eine gute Idee hast.
  • İyi bir fikrin olduğunu düşünüyorum.

  • Es tut mir leid, dass ich nicht helfen kann.
  • Yardımcı olamadığım için üzgünüm.

  • Mein Lehrer hat gesagt, dass wir heute einen Test schreiben.
  • Türkisch: Öğretmenim, bugün bir test yazacağımızı söyledi. (S ınavlar ve testleri biz Türkçede sınavımız var, sınava girdim şeklinde söylüyoruz. Almanca da Test schreiben, Prüfung schreiben şeklinde söyleniyor. )


  • Es tut mir leid, dass ich dich nicht früher angerufen habe.
  • Seni daha önce aramadığım için üzgünüm.

  • Mein Lehrer hat erklärt, dass die Prüfung sehr wichtig ist.
  • Öğretmenim, sınavın çok önemli olduğunu açıkladı.

  • Ich denke, dass du Recht hast.
  • Haklı olduğunu düşünüyorum.

  • Meine Freundin hat mir gesagt, dass er gerne ins Kino geht.
  • Kız arkadaşım sinemaya gitmeyi sevdiğini bana söyledi.

  • Es ist wichtig, dass du dich gesund ernährst.
  • Sağlıklı beslenmen önemlidir.

  • Mein Lehrer hat erklärt, dass wir die Grammatik üben müssen.
  • Öğretmenim, dilbilgisini çalışmamız gerektiğini açıkladı.

  • Ich denke, dass du ein guter Freund bist. (Belirsiz Artikelde sıfatlar ismin Artikelinin ekini alırlardı. Burada gut – guter oldu. Yani der gibi oldu, çünkü der Freund)
  • İyi bir arkadaş olduğunu düşünüyorum.

  • Mein Lehrer hat versprochen, dass er uns beim Lernen unterstützt.
  • Öğretmenim, ders çalışmamızda bize destek olacağına söz verdi.

  • Es tut mir leid, dass ich dich enttäuscht habe.
  • Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.

  • Ich denke, dass du eine gute Note bekommst.
  • İyi bir not alacağını düşünüyorum.

  • Mein Lehrer hat gesagt, dass wir unsere Hausaufgaben abgeben müssen.
  • Öğretmenim, ödevlerimizi teslim etmemiz gerektiğini söyledi.

  • Es tut mir leid, dass ich dich gestört habe.
  • Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.

  • Mein Lehrer hat erklärt, dass wir die Hausaufgaben sorgfältig machen müssen.
  • Öğretmenim, ödevlerimizi dikkatlice yapmamız gerektiğini açıkladı.

  • Mein Lehrer hat gesagt, dass wir die Regeln beachten müssen.
  • Öğretmenim, kurallara uymamız gerektiğini söyledi.

  • Es tut mir leid, dass ich dich verletzt habe.
  • Seni incittiğim için üzgünüm.


  • Es ist wichtig, dass du deine Ziele klar definierst.
  • Hedeflerini net bir şekilde belirlemek önemlidir.

  • Mein Lehrer hat erklärt, dass wir aufmerksam zuhören sollen.
  • Öğretmenim, dikkatli dinlememiz gerektiğini açıkladı.

  • Ich denke, dass du die Prüfung bestehst.
  • Sınavı geçeceğini düşünüyorum.

  • Es ist wichtig, dass man sich an die Regeln hältst.
  • Kurallara uymak önemlidir.

  • Ich denke, dass du einen tollen Job gemacht hast.
  • Harika bir iş yaptığını düşünüyorum.

  • Es tut mir leid, dass ich dich verärgert habe.
  • Seni kızdırdığım için üzgünüm.

  • Es ist wichtig, dass du deine Träume verfolgst.
  • Hayallerini takip etmen önemlidir.



  • WEIL Örnekleri;

  • Ich bleibe drinnen, weil es draußen regnet.
  • Dışarıda yağmur yağdığı için içeride kalıyorum.

  • Sie lacht, weil der Witz lustig ist.
  • Fıkra (şaka) komik olduğu için gülüyor. (Dikkat ederseniz çevirilerde, çünkü yerine için ile cümle kurulmuş. Burada yine düşünce şeklimizi Almanca ya odaklamalıyız. Yani Anadilimize uğramadan direk Almanca düşünmeliyiz. Bundan sonraki örneklerde mümkün olduğunca çevirilere bakmayalım. Sadece bilmediğimiz bir kelime varsa, not edelim.)

  • Ich trinke Tee, weil ich erkältet bin.
  • Soğuk algınlığı olduğum için çay içiyorum.

  • Er macht Sport, weil er fit bleiben möchte.
  • Formda kalmak istediği için spor yapıyor.

  • Sie isst Gemüse, weil es gesund ist.
  • Sağlıklı olduğu için sebze yiyor.

  • Ich lese ein Buch, weil ich entspannen möchte.
  • Rahatlamak istediğim için bir kitap okuyorum.

  • Sie fährt mit dem Fahrrad zur Arbeit, weil es schneller ist.
  • Daha hızlı olduğu için işe bisikletle gidiyor.

  • Wir gehen spazieren, weil das Wetter schön ist.
  • Hava güzel olduğu için yürüyüşe çıkıyoruz.

  • Er ruft seinen Freund an, weil er ihn vermisst.
  • Onu özlediği için arkadaşını arıyor. ( Arkadaşını arıyor, çünkü onu özler)

  • Sie putzt das Haus, weil Besuch kommt.
  • Ziyaretçi geleceği için evi temizliyor.

  • Ich koche, weil ich hungrig bin.(weil ich Hunger habe)
  • Aç olduğum için yemek yapıyorum.


  • Sie trägt eine Jacke, weil es kalt ist.
  • Soğuk olduğu için mont giyiyor.

  • Er schläft früh ein, weil er müde ist.
  • Yorgun olduğu için erken uyuyor.

  • Sie nimmt den Regenschirm mit, weil es regnet.
  • Yağmur yağdığı için şemsiyeyi alıyor.

  • Ich höre Musik, weil ich gute Laune haben möchte.
  • İyi bir ruh haline sahip olmak istediğim için müzik dinliyorum.

  • Er geht ins Kino, weil er den Film sehen möchte.
  • Filmi görmek istediği için sinemaya gidiyor.

  • Sie kauft Obst, weil sie gesund essen möchte.
  • Sağlıklı beslenmek istediği için meyve alıyor.

  • Wir machen ein Picknick, weil das Wetter schön ist.
  • Hava güzel olduğu için piknik yapıyoruz.

  • Er lernt Deutsch, weil er nach Deutschland reisen will.
  • Almanya'ya seyahat etmek istediği için Almanca öğreniyor.

  • Sie geht zum Arzt, weil sie krank ist.
  • Hasta olduğu için doktora gidiyor.

  • Ich trage eine Brille, weil ich schlecht sehe.
  • Kötü gördüğüm için gözlük takıyorum.

  • Er macht Urlaub, weil er sich entspannen möchte.
  • Rahatlamak istediği için tatil yapıyor.

  • Sie ruft ihre Mutter an, weil sie sie vermisst.
  • Onu özlediği için annesini arıyor.

  • Wir gehen schwimmen, weil es heiß ist.
  • Sıcak olduğu için yüzmeye gidiyoruz.


  • Er kauft ein Fahrrad, weil er Sport machen möchte.
  • Spor yapmak istediği için bisiklet alıyor.

  • Sie liest ein Buch, weil sie die Geschichte interessiert.
  • Hikaye ilgisini çektiği için kitap okuyor.

  • Ich trinke Wasser, weil ich Durst habe.
  • Susadığım için su içiyorum.

  • Er geht spazieren, weil er sich bewegen möchte.
  • Hareket etmek istediği için yürüyüşe çıkıyor.

  • Sie schreibt einen Brief, weil sie Kontakt halten möchte.
  • İletişimde kalmak istediği için mektup yazıyor.

  • Ich esse Obst, weil ich Vitamine brauche.
  • Vitaminlere ihtiyacım olduğu için meyve yiyorum.

  • Er fährt vorsichtig, weil es regnet.
  • Yağmur yağdığı için dikkatli sürüyor.

  • Sie hört auf zu arbeiten, weil es Wochenende ist.
  • Haftasonu olduğu için işi bırakıyor.

  • Ich gehe früh ins Bett, weil ich morgen früh aufstehen muss.
  • Erken kalkmam gerektiği için erken yatıyorum.

  • Er macht die Tür zu, weil es kalt ist.
  • Soğuk olduğu için kapıyı kapatıyor.

  • Sie telefoniert mit ihrer Freundin, weil sie sich verabreden möchte.
  • Buluşmak istediği için arkadaşıyla telefonla konuşuyor.

  • Wir nehmen den Regenschirm mit, weil es zu regnen beginnt.
  • Yağmur yağmaya başladığı için şemsiyeyi alıyoruz.

  • Er kauft ein, weil der Kühlschrank leer ist.
  • Buzdolabının boş olduğu için alışveriş yapıyor.


  • Sie ruft den Krankenwagen, weil ihr Vater krank ist.
  • Babasının hasta olduğu için ambulansı arıyor.

  • Ich mache die Fenster zu, weil es windig ist.
  • Rüzgarlı olduğu için pencereleri kapatıyorum.

  • Er stellt den Wecker, weil er morgen früh aufstehen muss.
  • Erken kalkması gerektiği için çalar saati kuruyor.

  • Sie schaltet das Licht ein, weil es dunkel ist.
  • Karanlık olduğu için ışığı açıyor.

  • Wir gehen ins Restaurant, weil wir Hunger haben.
  • Aç olduğumuz için restorana gidiyoruz.

  • Er zieht sich warm an, weil es kalt draußen ist.
  • Dışarısı soğuk olduğu için sıcak giyiniyor.

  • Sie spielt Klavier, weil es ihr Spaß macht.
  • Eğlenceli olduğu için piyano çalıyor.

  • Ich gehe zum Zahnarzt, weil ich Zahnschmerzen habe.
  • Dişçiye gidiyorum, çünkü diş ağrım var.
  • Diş ağrım olduğu için dişçiye gidiyorum

Daha fazla Örnek Cümle, Okuma Parçası ve Alıştırmalar için aşağıdaki PDF dosyalarını indirebilirsiniz.