Course overview
Personalpronomen im Dativ

A2 Geri Dön Bak Defteri Lektion 7

Personalpronomen im Dativ , Demonstrativpronomen dies...

Bu bölümde kişi zamirlerinin dativ hallerini ve bir şeyi veya kimseyi gösterirken kullandığımız bu kelimesini öğreneceğiz.

Önce tablomuza bakalım;



Örnek cümlelerle konuyu inceleyelim;

Kannst du mir helfen?

            Bana yardım edebilir misin?

Ich habe ihr geholfen.

            Ona yardım ettim.  

Bazı fiiller direk dativ olurlar bu sebeple başka şansımız yoktur. Bu fiilleri bilirsek iyi olur. Ancak bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Burası önemli. Hemen örnek yapalım.



Ich kann dir den Weg zeigen.

            Sana yolu gösterebilirim.  Bu cümlede der Weg Akkusativ pozisyonunda yöneldiğimiz kişi ise Dativ yani zeigen fiilini dativ diye ezberlememize gerek yok. Ama helfen fiili sadece yönelme belirtir. Bu sebeple Dativdir.

Örneklerle daha iyi anlayacağız.

gehören= ait olmak

Das Auto gehört mir.  Bu araba bana ait.

            gehören de helfen gibi dativ bir fiildir.

danken= teşekkür etmek

Ich danke Ihnen.  Size teşekkür ederi.

            danken fiili de gehören gibi dativ bir fiildir.

gefallen= hoşuna gitmek

Das Fahrrad gefällt mir. Bisiklet hoşuma gider.

gefallen fiili de danken gibi dativ bir fiildir.


bieten (+ D) + A (sunmak)          

Die Firma bietet mir eine gute Stelle.

Firma bana iyi bir pozisyon sunuyor.

bieten fiili Dativ bir fiildir diyemeyiz. Çünkü Firmanın sunduğu şey NE? Stelle, akkusativ pozisyonunda yönelme ise bana yani dativ.

Bu fiillerle ilgili bir listeyi bir sonraki sekmede bulabilirsiniz. Ama önce Dativ kişi zamirlerini daha iyi oturtmak için Örnek Cümleler Çözelim.


Örnek Cümleler

  1. Ich gebe ihm das Buch.
    • Ona kitabı veriyorum.
  2. Kannst du ihr helfen?
    • Ona yardım edebilir misin?
  1. Wir schicken ihnen eine Einladung.
    • Onlara bir davetiye gönderiyoruz.
  2. Er kauft ihr Blumen.
    • Ona çiçekler alıyor.
  3. Sie antwortet ihm nicht.
    • Ona cevap vermiyor.
  4. Ich bringe euch die Schlüssel.
    • Size anahtarları getiriyorum.
  5. Du gibst mir das Gefühl, wichtig zu sein.
    • Bana önemli olduğum hissini veriyorsun.
  6. Er erklärt uns die Regeln.
    • Bize kuralları açıklıyor.
  7. Kannst du ihr das Buch geben?
    • Ona kitabı verebilir misin?
  8. Ich schulde ihm zwanzig Euro.
    • Ona yirmi euro borçluyum.
  9. Wir hören ihr zu, wenn sie spricht.
    • O konuştuğunda onu dinliyoruz. (Mesela burada zuhören dativ bir fiil ama Türkçedeki karşılığı Akkusativ onu)
  10. Du solltest ihm vertrauen.
    • Ona güvenmelisin.
  11. Ich leihe ihnen mein Auto.
    • Onlara arabamı ödünç veriyorum.
  12. Kann ich dir ein Geheimnis anvertrauen?
    • Sana bir sır emanet edebilir miyim?
  13. Sie hat es uns erzählt.
    • Bize onu anlattı.
  14. Er bringt ihr das Frühstück ans Bett.
    • Ona yatağa kahvaltı getiriyor.
  15. Ihr müsst ihm mehr Zeit geben.
    • Ona daha fazla zaman vermelisiniz.
  16. Ich kaufe dir ein Geschenk.
    • Sana bir hediye alıyorum.
  17. Sie bietet uns Kaffee an.
    • Bize kahve teklif ediyor.
  18. Kannst du ihm sagen, dass ich anrufe?
    • Ona benim arayacağımı söyleyebilir misin?


Dativ kişi zamirlerini tablodan karıştırmayacak şekilde öğrenmeliyiz. Bunun yanında yavaş yavaş Türkçeden uzaklaşıp Almanca düşünmeye başlamalıyız. Bu şu demek;

Bana sana diye değil de, burada ich kişisinin dativ hali gelmeli diye bir kurgu yapmalıyız.

Mesela;

Benimle geliyor musun? Demek istiyoruz.

                        Benim ile; nasıl deriz ?

ile= mit / mit dativ yapar / ben=ich /dativ hali mir/ yani ; mit mir

Umarım anlatabilmişimdir. Tabii ki bunu 1 saniye içinde düşünüp konuşmalıyız. Bunun içinde bolca dolmalıyız. Dolmak için okuma ve dinleme yapmaya devam.

 

Personalpronomen im Dativ


Örnek Cümleler;

  1. Ich habe ihm gesagt, dass er später kommen kann.
    • Ona daha sonra gelebileceğini söyledim.
  2. Kannst du ihr bitte helfen, die Taschen zu tragen?
    • Lütfen ona çantaları taşımasında yardım eder misin?
  3. Wir haben ihnen versprochen, dass wir pünktlich sein werden.
    • Onlara zamanında olacağımıza söz verdik.
  4. Er erklärt ihr geduldig, wie man das Gerät bedient.
    • Ona cihazı nasıl kullanacağını sabırla açıklıyor.
  5. Sie hat ihr ausführlich von ihrem Urlaub erzählt. (ona) (onun)
    • Ona tatilinden detaylıca bahsetti.
  6. Ich werde euch später die Fotos zeigen.
    • Size daha sonra fotoğrafları göstereceğim.
  7. Du hast mir wirklich mit deiner Unterstützung geholfen.
    • Gerçekten desteğinle bana yardımcı oldun.
  8. Er hat uns eine Geschichte über seine Kindheit erzählt.
    • Bize çocukluğuna dair bir hikaye anlattı.
  9. Kannst du ihr erklären, warum das Meeting wichtig ist?
    • Ona toplantının neden önemli olduğunu açıklar mısın?
  10. Ich schulde ihm eine Erklärung für mein spätes Erscheinen.
    • Geç gelmem için ona bir açıklama borçluyum.
  11. Wir möchten ihnen für ihre Gastfreundschaft danken.
    • Misafirperverlikleri için onlara teşekkür etmek istiyoruz.
  12. Du könntest ihm ein bisschen mehr Vertrauen schenken.
    • Ona biraz daha fazla güvenebilirsin.
  1. Ich leihe ihnen das Buch, sobald ich es fertig gelesen habe.
    • Kitabı bitirir bitirmez onlara ödünç vereceğim.
  2. Kann ich dir ein bisschen von meiner Erfahrung erzählen?
    • Sana biraz deneyimimden bahsedebilir miyim?
  3. Sie hat uns geholfen, die richtige Entscheidung zu treffen.
    • Bize doğru kararı vermekte yardımcı oldu.
  4. Er brachte ihr einen Kaffee, um ihren Tag zu versüßen.
    • Gününü tatlandırmak için ona bir kahve getirdi.
  5. Ihr müsst ihm die Wahrheit sagen, auch wenn es schwerfällt.
    • Ona gerçeği söylemelisiniz, hatta bu zor olsa bile.
  6. Ich kaufe dir dieses Buch, wenn es dir wirklich gefällt.
    • Bu kitabı gerçekten beğenirsen sana alırım.
  7. Sie bot uns ihre Hilfe an, als wir umgezogen sind.
    • Taşındığımızda bize yardımını teklif etti.
  8. Kannst du ihm helfen, sein Gepäck zu finden?
    • Onun bagajını bulmasına yardımcı olabilir misin?
  9. Ich habe ihr meine Meinung gesagt, ohne sie zu verletzen.
    • Onu incitmeden fikrimi söyledim.
  10. Er schenkte uns allen ein kleines Souvenir von seiner Reise.
    • Seyahatinden her birimize küçük bir hatıra hediye etti.
  11. Du hast mir die Kraft gegeben, durch schwierige Zeiten zu kommen.
    • Zor zamanlardan geçmem için bana güç verdin.
  12. Wir erzählen ihnen die Neuigkeiten, sobald wir mehr wissen.
    • Daha fazla bilgi sahibi olduğumuzda onlara haberleri anlatacağız.
  13. Kannst du ihr ein gutes Restaurant in der Nähe empfehlen?
    • Ona yakınlarda iyi bir restoran önerebilir misin?
  1. Ich schätze es sehr, dass du mir immer zuhörst.
    • Her zaman beni dinlediğin için çok minnettarım.
  2. Du solltest ihr sagen, dass ihr Auftritt großartig war.
    • Performansının harika olduğunu ona söylemelisin.
  3. Ich habe ihnen eine E-Mail geschrieben, um den Termin zu bestätigen.
    • Randevuyu onaylamak için onlara bir e-posta yazdım.
  4. Kann ich dir ein paar Tipps geben, wie du dich verbessern kannst?
    • Sana nasıl gelişebileceğine dair birkaç ipucu verebilir miyim?
  5. Sie hat uns gezeigt, wie man diesen komplizierten Bericht liest.
    • Bize bu karmaşık raporu nasıl okuyacağımızı gösterdi.
  6. Er hat ihr seine Unterstützung in dieser schwierigen Zeit zugesichert.
    • Zor zamanlarda ona desteğini garanti etti.
  7. Ihr solltet ihm danken, dass er immer für euch da ist.
    • Her zaman sizin için burada olduğu için ona teşekkür etmelisiniz.
  8. Ich kaufe dir ein Eis, wenn du deine Hausaufgaben fertig hast.
    • Ödevini bitirdiğinde sana bir dondurma alırım.
  9. Sie bot uns einen Platz zum Übernachten an, als wir in der Stadt waren.
    • Şehirde olduğumuzda bize kalacak bir yer teklif etti.
  10. Kannst du ihm erklären, wie wichtig es ist, frühzeitig zu planen?
    • Erken plan yapmanın önemini ona açıklayabilir misin?
  11. Ich habe ihr meine Hilfe angeboten, weil ich sah, dass sie überfordert war.
    • Sıkışmış göründüğü için ona yardım teklif ettim.
  12. Er hat uns eine bessere Methode gezeigt, um die Arbeit effizienter zu machen.
    • İşi daha verimli hale getirmek için bize daha iyi bir yöntem gösterdi.
  13. Du hast mir geholfen, mein Selbstvertrauen zu stärken.
    • Kendime olan güvenimi artırmama yardımcı oldun.
  14. Wir haben ihnen gesagt, dass sie jederzeit willkommen sind.
    • Her zaman hoş geldiklerini onlara söyledik.
  15. Kannst du ihr einen Gefallen tun und ihr beim Umzug helfen?
    • Ona bir iyilik yapar mısın ve taşınmasına yardımcı olur musun?
  16. Ich habe ihm versprochen, dass ich pünktlich zurück sein werde.
    • Zamanında geri döneceğime dair ona söz verdim.
  17. Er hat uns beigebracht, wie man verantwortungsbewusst handelt.
    • Bize nasıl sorumlu davranılacağını öğretti.
  18. Du könntest ihr zeigen, wie man die Software aktualisiert.
    • Ona yazılımı nasıl güncelleyeceğini gösterebilirsin.
  19. Ich habe ihnen meine Dankbarkeit ausgedrückt, weil sie so hilfsbereit waren.
    • Çok yardımsever oldukları için onlara minnettarlığımı ifade ettim.
  20. Kann ich dir helfen, deine Deutschkenntnisse zu verbessern?
    • Almanca becerilerini geliştirmende sana yardımcı olabilir miyim?
  21. Sie hat uns eingeladen, ihre neue Wohnung zu besichtigen.
    • Yeni dairelerini gezmek için bizi davet etti.
  22. Er hat ihr versprochen, dass er ihre Vorschläge ernst nehmen wird.
    • Önerilerini ciddiye alacağına dair ona söz verdi.
  23. Ihr solltet ihm eine Chance geben, sich zu beweisen.
    • Kendini kanıtlama şansı vermelisiniz.
  24. Ich kaufe dir ein Ticket, damit du mit uns zum Konzert kommen kannst.
    • Seninle konserimize gelebilmen için sana bir bilet alacağım.